Türkiye’de Kadınlar İçin Saygın İş İmkânları Sağlanması Yoluyla Kadın İstihdamını Artırmaya Yönelik ILO Projesi
Küresel ekonomik ve finansal krizin etkisinin toplumsal yaşamın her alanında kendisini ciddi biçimde hissettirdiği böylesi bir dönemde, istihdam ve artan işsizlik en temel sorunlardan birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. İşsizliğin, TÜİK’in son Şubat 2009 verileriyle %16,1’i bulduğu ve buna karşın TİSK’in verilerine göre ise %21’leri zorlamaya başladığı bir tablodan en çok etkilenecek kesimlerin başında kadınlar gelmektedir. Nüfus oranlarının kadınlar ile erkekler arasında eşitlendiği ülkemizde, maalesef, benzer bir eşitliği iş gücü piyasasında görememekteyiz. Bugün Türkiye’de kadınların iş gücüne katılma oranı %23,5 iken istihdam oranı sadece %19,8’dir. Bir başka deyişle, bugün ülkemizde sadece her dört kadından biri iş gücü piyasasına katılmakta ve sadece her beş kadından biri istihdam edilmektedir. Kadının iş gücüne katılımına ilişkin bu oranlar, Cumhuriyet tarihimizin en düşük seviyesidir. 1970’lerde kadınların iş gücüne katılım oranı %70’lerdeyken, bu oran 1988 yılında %34,5’e ve 2009 yılında ise %23,5’e kadar düşmüştür . Oysa dünya ülkelerine ve Avrupa Birliği ülkelerine baktığımızda, karşımıza oldukça farklı bir manzara çıkmaktadır. Bugün dünya ortalamasında kadınların iş gücüne katılım oranı %52,5 ve benzer şekilde de Avrupa Birliği ve gelişmiş ülkelerde de bu oran %52,6’dır . Bununla birlikte 2000 Lizbon Zirvesi’nde alınan kararlar doğrultusunda, AB ülkeleri arasında kadın istihdam oranının 2010 yılına kadar %60’a çıkartılması hedeflenmektedir.
Türkiye’de kadınların iş gücüne katılımında ve istihdamında karşımıza çıkan bu vahim manzaranın gerisinde farklı; ama birbiriyle kesişen pek çok neden bulunmaktadır. Bu nedenledir ki kadın istihdamı sadece ekonomik bir sorun değil, toplumsal, kültürel ve siyasal imaları olan da bir sorundur. Dolayısıyla da, çözüm için ekonomik, siyasal, toplumsal ve kültürel etmenlerin bir arada değerlendirildiği tutarlı politika ve programlara ihtiyaç vardır. Toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümü ve bu iş bölümü üzerinde şekillenen toplumsal cinsiyet rolleri çerçevesinde kadınlar, iş gücü piyasasında giderek daha az yer almaktadırlar. Kadının yegâne rolünün ev işleri, çocuk ya da hasta bakımıyla sınırlandırıldığı; kadına karşı cinsiyetçi bakış açısının her alanda kendisini gösterdiği; çocuk ve hasta bakım hizmetlerinin kamu hizmetleri yoluyla yeterince sağlanmadığı ve kadınların her düzeydeki eğitim olanağından erkeklerle eşit düzeyde yararlanamadığı bir ortamda, kadınlar ya iş gücü piyasasına hiçbir şekilde adım atamamakta ya da vasıfsız, sosyal güvenceden ve sendikal haklardan yoksun olarak güvencesiz işlerde çalışmaktadır.
Kadın istihdamı konusundaki bu sorunları aşmak üzere atılan adımlar da bulunuyor. Örneğin 2008 yılında kabul edilen ve İstihdam Paketi olarak bilinen yasa ile 18-29 yaş grubundan yeni işe girmiş kadınların sigorta primlerinin, giderek azalan oranlarda olmak üzere, beş yıl süreyle devlet tarafından sübvanse edilmesi kararlaştırılmıştır. Bu yasa ile genç kadın işsizlerin istihdam edilmesinin teşviklerle artırılması planlanmaktadır. Benzer bir şekilde, son dönemlerde Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) kadın istihdamı konusuna özel önem vermekte ve özellikle genç kadın işsizlere iş olanakları sağlamak amacıyla istihdam odaklı projeler yürütmektedir. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) tarafından hazırlanan ‘2008-2013 yılları için Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem’ ile de eğitim, yoksulluk, şiddet, sağlık, karar alma süreçlerine katılım ve istihdam gibi pek çok alanda toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi amacıyla, tüm tarafların katılımıyla, kamu politikalarının oluşturulmasında ve uygulanmasında esas alınmak üzere amaç hedef ve uygulama stratejileri belirlenmiştir. Kadın istihdamının artırılması konusu Devlet Planlama Teşkilatı’nın 9. Kalkınma Programı’nın da gündeminde yer almakta ve eğitim düzeyindeki ilerleme, aktif iş gücü piyasası politikaları ile istihdam olunabilirlikte iyileşme ve iş gücü piyasasına girişin kolaylaştırılması gibi etmenler ve müdahaleler sonucunda 2013 yılında kadının iş gücüne katılım oranının %29,6’ya çıkarılması hedeflenmektedir. Türkiye, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) kadın erkek eşitliğini sağlayan ve kadın istihdamını teşvik eden 100, 111, 122 ve 142 sayılı sözleşmelerini onaylayan ülkeler arasındadır. Ancak hemen belirtelim ki, Türkiye, annelik iznini güvence altına alan ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda önemli sözleşmelerden biri sayılan 183 sayılı Annelik Hakkının Korunması ILO Sözleşmesi’ni henüz onaylamamıştır. Umuyoruz ki, Ebeveyn İzniYasası üzerinde yürütülen çalışmalara paralel olarak Türkiye, en kısa zamanda bu sözleşmeyi de onaylayıp, sözleşmede öngörülen hakların güvence altına alınması konusunda gereken önlemleri almaya başlar. ILO, aynı zamanda, herkese insanca yaşam ve çalışma hakkının sağlanması amacıyla dünyanın pek çok ülkesinde Saygın İş Ülke Programı yürütmektedir. Bu kapsamda Türkiye, Şubat 2009 tarihinde Lizbon’da Ulusal Saygın İş Programı Mutabakat metnini imzaladı. Böylelikle, Türkiye Hükümeti ve ILO, sosyal ortakların iş birliği ile bu programı uygulayacaklarını beyan etmiş oldular. Buna göre, kadın erkek eşitliğinin sağlanması ve kadın istihdamının artırılması konusu, diğer başlıkların yanı sıra mutabık kalınan maddelerden biri olarak belirlendi ve böylece, kadınlara yönelik saygın iş olanaklarının yaygınlaştırılmasının ne derece önemli olduğu bir kez daha vurgulanmış oldu.
Projede, ILO ve İŞKUR İş Birliği
Bu çerçevede ILO Ankara Ofisi, Türkiye’de kadın istihdamının geliştirilmesine yönelik bir projeyi, İŞKUR iş birliği ile 2009 yılının Ocak ayından itibaren yürütmeye başladı. Ankara, Gaziantep ve Konya illerimizde Mart 2010 yılına kadar yürütülecek olan bu projenin amacını genel anlamda iki başlık altında özetlememiz mümkün. Buna göre, bu proje ile ilk olarak il düzeyinde İŞKUR personelinin ve sosyal ortakların kapasitesinin geliştirilmesi ve kadın istihdamı konusunda toplumsal cinsiyet duyarlılığı olan yaklaşımların içselleştirilmesine katkı sağlanması hedeflenmektedir. İkinci olarak, bu proje ile pilot illerimizdeki kadınları İŞKUR tarafından yürütülen aktif istihdam iş gücü programlarına yönlendirerek istihdam edilmelerinin sağlanması ve bu projenin istihdamda toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi konusunda diğer iller için bir model oluşturması amaçlanmaktadır.
Projemizde planlanan etkinliklerin yürütülmesi aşamasında, İŞKUR Genel Müdürlüğü ve İl Müdürlükleri, KSGM ve üniversitelerin yanı sıra İl İstihdam ve Mesleki Eğitim Kurulları aracılığıyla işçi ve işveren örgütleri ile kadın örgütleri temsilcilerinin projeye katkı sağlamaları hedeflenmektedir. Bu nedenle, hedef illerimizde bugüne kadar yürüttüğümüz her etkinliğe sosyal ortakların ve özellikle de kadın örgütleri temsilcilerinin katılım sağlamasına, görüş ve önerileri ile katkı sunmalarına özel önem verildi. Projemiz gibi istihdam odaklı yürütülecek herhangi bir etkinliğin, gerek işçi ve işveren örgütleri, gerekse de yerel düzeyde çalışmalarını yürüten kadın örgütleri olmadan yürütülmesi durumunda beklenilen başarıya ulaşılması mümkün değildir. Bu nedenle, projemizin bundan sonraki aşamalarında da benzer bir katılımın sağlanmasını hedeflemekteyiz.