Mesleksel Kanserler Artıyor
Bilim ve teknolojinin her geçen gün hızla gelişmesi sonucu, ortaya yeni kanserojenlerin çıkmasıyla beraber her gün bazı maddelerin kanserojen olduğu veya olmadığı şeklinde yayımlar olmaktadır. Bu konudaki zorluğun başlıca nedeni, kanserojen olduğundan şüphe edilen etken ile karşılaştıktan yıllar sonra hastalığın ortaya çıkmasıdır.
Kanserlerin bu özelliği nedeni ile aradan geçen yıllar içinde, izlenen kişiler kaybolmakta ve sonuçların değerlendirilmesi güçlükler doğurmaktadır. Bu durum, özellikle mesleksel kanserler için söz konusudur. Kanserojen olduğu düşünülen etken ile çalışan bir kişinin herhangi bir nedenle işten ayrılması, olayın takibini zorlaştırdığı gibi sonuçları da anlamsız kılmaktadır.
Kanserler, nedenleri çok değişik olan bir grup hastalıktır. Kanserin etyolojisi kesin olarak ortaya konmamış olmakla birlikte, insanlardaki kanserlerin büyük bölümünün (%80 kadarı) çevresel etkiler ve yaşam biçimi özellikleri sonucu meydana geldiği bilinmektedir.
Bu faktörler arasında en büyük payı sigara içilmesi ve beslenme ile ilgili hatalı uygulamalar almaktadır. Kanserin nedenleri arasında mesleksel faktörlerin de rolü vardır. İnsanlardaki kanserlerin %4-5 kadarı çalışma sırasında karşılaşılan faktörlerin etkisi ile meydana gelmektedir. Ortalama olarak % 4-5 dolayında olan mesleksel faktörlerin payı bazı kanser türlerinde (örneğin akciğer kanserinde) % 10-15 dolayına kadar çıkarken, sindirim sistemi kanserlerinde % 1-2 dolayında çok daha düşük pay almaktadır.
Mesleksel maruziyet sonucu meydana gelen kanserler, diğer nedenlerle meydana gelen kanserlere göre daha genç yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Bunda çalışma ortamındaki etkilenmenin sürekli ve yüksek dozda olmasının rolü olduğu düşünülmektedir. Kanserin oluşum ve gelişmesi çok uzun bir zaman süresini kapsadığından, mesleksel riskle kanser arasındaki nesnellik bağı kurmada güçlükler olmaktadır. Hastanın herhangi bir sebepten (hastalık, ölüm, iş değiştirme vb.) ötürü işyerinden ayrılmasından yıllar sonra hastalığın teşhis edilmesi sebep-sonuç ilişkisinin ortaya konulmasını önlemektedir.
Bunun sonucu olarak hastalığın mesleki yönü görülmekte, insidans ve prevalans küçük gösterilmektedir.
Bu nedenle Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı (IARC), “kanserli hastaları takip eden klinisyenlerin, özellikle elleri ile çalışan, burun, akciğer, plevra, deri, mesane ve hematopoetik sistem gibi mesleksel kanserojenlerden etkilenen bölgelerde kanserli hastaların mesleksel anamnezlerinin çok ayrıntılı olarak alınmasını” tavsiye etmektedir.
Mesleksel kanserlerin tanı ve tedavisi, kanserin türüne göre özellik arz eder. Ancak tanı bakımından çalışma öyküsünün iyi değerlendirilmesi, kanserin mesleksel nedeninin aydınlatılması bakımından önemlidir. Özellikle akciğer kanseri, mezotelyoma, mesane kanseri, lösemi olgularından mesleksel etyoloji hatırlanmalı ve hastaların çalışma öyküsü ayrıntılı olarak öğrenilmelidir.
Mesleksel Kanserlerin Tarihsel Gelişimi
Kanser oluşunda mesleksel faktörlerin rolüne ilk kez 1775 yılında Londra’da St.Bartholomew Hastanesi doktorlarından Dr.Percival Pott işaret etmiştir. Dr. Pott, o zamana kadar venereal nedenli olarak düşünülen bu kanserin nedeninin baca içinde birikmiş olan kurum ve katran olduğunu iddia etmiştir. Sonraları çalışmalarından dolayı kraliçe tarafından “Sir” ünvanı ile ödüllendirilen Dr. Pott, İngiltere’de baca temizleme işinde çalışan çocuklar arasında ileri yaşlarda skrotum kanserinin sık olarak görülmesine dikkat çekmiştir. Bu buluşun sonucu olarak, genç işçilerin bacalarda çalışmasını önleyen kanun çıkarılmıştır (1840). Henüz mikrobun bulunmadığı ve hastalıkların nedenleri konularındaki bilgilerin çok sınırlı olduğu bir dönemde böylesine bir saptamanın yapılmış olması çok önemlidir.
Kanserin nedeni konusundaki bu gözlem, mesleksel kanser konusunda ilk tespit olmasının ötesinde çoğu kaynakta kanser epidemiyolojisinin de başlangıcı olarak değerlendirilmektedir.
Percival Pott tarafından bu bilginin ortaya konmasından 150 yıl kadar sonra, 1932 yılında bu kansere yol açan kimyasal etken (katran; 1-2 dibenz antrasen) ilk kimyasal kanserojen madde olarak tanımlanmıştır. Mesleki kanserler içinde sık rastlanan “mesane kanserleri” ilk belirlenenler arasında yer almaktadır. Boya sanayi, 19’uncu yy ortalarında gelişmeye başlamıştır. Percival Pott’un gözleminden uzunca bir zaman sonra 1895 yılında Rehn, boya sanayisinde çalışanlar arasında mesane kanserinin sık görüldüğüne işaret etmiştir.
Önceleri bu kanserin, boya işlerinde sık olarak kullanılan anilin nedeni ile meydana geldiği sanılmış ve bu nedenle boya işinde çalışanlarda görülen mesane kanserlerine “anilin kanseri” adı verilmiştir. Ancak 1950 ve izleyen yıllarda Case ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmalar sonunda, mesane kanserine neden olan maddenin anilin değil, naftil amin olduğu ortaya konmuştur.
Son yıllarda da asbeste bağlı solunum yolları kanserlerinde artış gözlenmiştir. Asbest bir yandan asbestozise (akciğerlerde diffüz fibrozis ve plevra kalınlaşması ile tanınan interstisyel fibrozis) neden olurken bir yandan da metaplazik değişikliklere neden olmaktadır.
Sigara tüketimi, riski daha da arttırmaktadır. Böylece sigara tüketimi ile asbest arasında akciğer kanseri yönünden bir sinerjizm vardır.
Türkiye’deki ve Dünyadaki Durumu
Dünyada her yıl 8 milyonun üzerinde insan kansere yakalanmakta ve 7 milyondan fazla insan da kanser nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Çeşitli araştırmalar mesleksel kanserlerin, tüm kanserler içindeki oranının % 2-8 arasında olduğunu yazmaktadırlar. Ülkemizde mesleksel kanserlere ilişkin kesin veri yoktur. Sosyal Sigortalar Kurumu yıllık istatistiklerinde mesleksel kanserler gösterilmemektedir. Bu nedenle ülkenin tümüne ilişkin bir sayı ifade edilememektedir. Ülkemizde mesleksel kanserler, çalışanlarda görülen kanser vakalarının % 2-8 arasında olacağını düşündürmektedir.
Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, hangi hastalıkların mesleksel olduğunu sıralamıştır.
Mesleksel Kanserlerden Korunma
Mesleksel kanserler bir tür meslek hastalığıdır. Bu nedenle korunma bakımından meslek hastalıklarından korunma ilkeleri geçerlidir. Gerçekte insanlardaki kanser olgularının önemli bir bölümünde kanserin nedeni açık olarak bilinmemektedir. Oysa mesleksel kanserlerde korunma diğer kanserlere oranla daha olanaklıdır. Korunma bakımından teknik ve tıbbi önlemler söz konusudur.
Teknik Korunma Önlemleri
Mesleksel kanserlerden korunma bakımından teknik korunma önlemlerinin amacı, kanserin nedeni olan maddenin“kaynağında” kontrol altına alınmasıdır. Bu amaçla yapılacak en kesin uygulama, kanserojen maddenin kullanımdan kaldırılması ve hiç kullanılmamasıdır. Bu maddenin yerine kullanılabilecek başka maddeler bulunabilir ve kanserojen madde yerine, kanser yapıcı etkisi olmayan diğer maddeler kullanılabilir. Asbest yerine lifsel yapıda sentetik bazı maddelerin kullanımı veya benzen yerine toluen, ksilen veya hekzan gibi başka çözücülerin kullanılması bu konunun iyi bilinen örnekleridir. Ancak bazı durumlarda bu olanaklı değildir ve çalışma hayatının sürmesi bakımından söz konusu maddenin kullanılması gerekmektedir. Bu durumda da etkili havalandırma sistemleri kurulması, işlemin kapalı sistem içinde yapılması şeklinde çoğunlukla mühendislik uygulamaları şeklinde koruyucu yaklaşımlar söz konusudur. Ancak kaynağa yönelik olan bu uygulamalara ek olarak maske, eldiven vb. kişisel koruyucu araçların kullanılması da korunma bakımından yarar sağlar. Kimi zamanda kanserojen maddenin kullanımı tamamen kapatılmış düzenekler içinde yapılır veya bu işlerin sürdürülmesinde robotlardan yararlanılır. Bu uygulamalar radyoaktif maddelerin kullanıldığı işler için söz konusudur.
Tıbbi Korunma Önlemleri
Meslek hastalıklarından korunmada tıbbi yaklaşımlar, işe giriş muayenesi, aralıklı kontrol muayenesi ve sağlık eğitimi şeklinde özetlenebilir. İşe giriş muayenesinde çalışma ortamı ve karşılaşılan maddeler bakımından risk yaratabilecek özellikler yönünden değerlendirme yapılır ve sakıncalı olanların başka işlere yönlendirilmesi sağlanır. Örneğin sigara içen bir kişinin asbest maruziyeti olan bir işte çalışması veya kan hastalığı olan bir kişinin benzen veya radyasyon maruziyeti olan bir işte çalışması sakıncalıdır. Aralıklı kontrol muayenelerinde hastalığın türüne göre erken tanı olanağı sağlayabilecek muyeneler yapılır. Örneğin boya ve lastik sanayinde çalışan bir kişide mesane kanserinin erken tanısı amacı ile aralıklı olarak idrar sitolojisi yapılması uygun olur. Çalışılan işin niteliğine göre olası riskler ve korunma yolları konuları da sağlık eğitiminin konularını oluşturur.