Soma’daki İş Kazası Nasıl Faciaya Dönüştü?
Soma’daki maden kazasındaki ölümlerin baş sebebi CO gazıdır. CO gazı yangın ürünü ve kimyasal boğucudur. Normalde yangının başlangıç aşamasında yoğun olarak ortaya çıkar. Yetersiz oksijen ve/veya ısı (tutuşma ısısı) söz konusudur
Kömür madenlerinde yanıcı madde varlığının sürekli olması ve oksijenin yanan kömür kütlesi tarafından sürekli tüketilmesi, tutuşma ısısına gelmek isteyen kömür kütlesinin sürekliliği nedeniyle, kömür madenlerindeki yangınlarda CO sürekli olarak çıkacaktır. Ancak bunun kontrol edilebilir seviyede tutulması, tutulamıyorsa yangının gelişmesinin önlenmesi veya söndürülmesi esastır. Kömür madenlerinde kömürdeki kızışmanın başlamasıyla, CO gazının salınması başlar. Bu başlangıç sürecine endojen yangın süreci diyoruz. Kömürün kendi kendine ısınması (yaklaşık 90 gün) sonunda, ekzojen yangın (alevli yanma) süreci başlar. Kömürün iç ısısı 90 dereceye ulaştığında adiabatik ısınma artacaktır. Bu aşamada 90 dereceye kadar 5 ppm/dak CO salınımı, 90 derece sıcaklıktan sonra 30-35 ppm/dak seviyesine ulaşır. Bu da kor yanma aşamasıdır ki, Soma’da çalışan işçiler bu seviyede yangına bir anda maruz kaldılar? Oysa ki ocakta gaz algılama sistemi vardı. CO seviyesi yasal şartların belirlediği sınırın (50 ppm) sürekli altında idi. Bir anda insanlar yüksek CO monoksite maruz kalarak yaşamlarını kaybettiler. Peki neden?
Çünkü olayın meydana geldiği bölüm eski imalat panolarının 5 metre altından geçen ana havalandırma galerisiydi. Bu galerinin tavanı ve yan duvarları taş kayaç idi. (Marn diyoruz. %35 kil+CaCO3’tan oluşur.) Bu galerinin 5 metre üstündeki eski imalatlar hava almaya başladı. (Yüzey çatlaklarından, tasmanlardan, göçertme bölgerinden olabilir. Yerinde ve yüzeyden incelemede anlaşılacaktır.) Endojen yangın süreci boyunca çalışma ortamlarına bir gaz deşarjı olmadı. Olsaydı algılanırdı. Üst kısımda kor haline gelen imalat gereği mecburen bırakılan kömür topukları taban taşını (marn) pişirerek gevrekleştirdi ve ana havalandırma galerisinde lokal çökme oluşturdu. Kor halindeki kömür stop halindeki bant nakliyatın üzerine düşerek, yüksek adiabatik ısınma yaratarak ocak havasına hızla, yüksek konsantrasyonda CO gazı yayıldı ve ölümler geldi. Bu benim olay sonrasında yaptığım ocak planı üzerindeki incelemelerimden ve havzada 23 yıllık çalışma tecrübemden edindiğin düşüncemdir.
Eğer böyle bir neden sözkonusu ise; ocaktaki kazanın önceden belirlenmesinin zor olduğu ve proaktif iş güvenliği yönetim sisteminin ülkemizde oluşturulamadığı da hesaba katılırsa kazanın önlenebilirliğinin ülkemiz şartlarında mümkün olmadığı anlaşılacaktır. Bu nedenle ülkemizdeki iş güvenliği sisteminin tüm ayaklarının sorgulanması gerekir.
Facianın En Büyük Nedeni Maskeler
Soma maden kazası ülkemizin ilkel ve yetersiz iş güvenliği şartlarında önlenemeyen bir maden kazasıdır. Ama kazanın şiddetinin çok yüksek olması, faciaya dönüşmesinde en önemli faktörün işçilere dağıtılan maskeler olduğunu belirtmek isterim. Peki maskeler işçilerin kurtulması için neden yeterli olmadı? Çünkü eksik yönetmelik ve yasal mevzuatta ciddi eksiklikler ve hatalı yönlendirmeler olduğu görülecektir. Şöyle ki;
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na dayanılarak bir dizi yönetmelikler çıkarıldı. Bunlardan biri de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 19 Eylül 2013 tarih, 28770 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Maden İşyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği”dir. Ancak bu yönetmeliğin; 10.12. maddesi; “Grizulu ve yangına elverişli kömür damarlarının bulunduğu ocaklarda, tüm çalışanlar, çalışma süresince, yanlarında karbonmonoksit maskesi veya ferdi oksijen kurtarıcıları taşır ve gerektiğinde kullanır.” demektedir.
Peki burada belirtilen oksijen maskesi ile karbonmonoksit maskesinin farkı nedir? Üstünlük ve dezavantajları nelerdir? Karbonmonoksit maskesi ortamda yeterli oksijen olması durumunda sizi karbonmonoksit gazı zehirlenmelerinden korur. Karbonmonoksit gazını filtre ederek solunum yolu ile vücuda alınmasını önler. Size ilave bir oksijen sağlamaz. Bu nedenle ortamda en az %16 oranında oksijen olması şarttır. Eğer ortamda yüksek oranda karbonmonoksit gazı da varsa bu oranda bile maskenin filitreleme verimliği düşer. Aynı zamanda karbonmonoksit dışındaki gazlara karşı da filitre etme özeliği sınırlıdır.
Ferdi kaçış oksijen maskesi ise; bünyesinde bulunan sıvılaştırılmış oksijen tüpü sayesinde her türlü gaz ortamında dış ortamdaki oksijene ihtiyacınız olmadan sizi tüm gazlı ortamlardan korur ve bünyesindeki oksijen ile sizi hayata bağlar.
Yukarıda belirtilen yönetmeliğin ilgili maddesine göre; Yasa koyucu karbonmonoksit maskesi ile ferdi oksijen kaçış maskesi seçimini işverene bırakmıştır. Peki bu seçim Soma Kömür İşletmelerinde nasıl yapılmıştır? Oksijen maskesine göre 5 kat daha ucuz olan karbonmonoksit maskesi olarak seçim yapılmıştır. Sonuçta tüm yeraltına giren işçilere işveren karbonmonoksit maskesi vermiştir. Bunu işverene bırakırsanız ucuz olanı tercih edecektir. Çünkü “veya” demekle tercih hakkı tanımış oluyorsunuz. Böylesine net farklılıkları olan bu iki solunum koruyucusu arasında yasa koyucunun seçenek sunması kabul edilemez bir yaklaşımdır.
“Kaza Geliyorum Der” ilkesi Soma maden kazasında da yaşanmıştır. Üstelik faciaya dönüşerek. Ulu Önder ATATÜRK’ün bir sözü ile yazımı bitirmek istiyorum.
“Felaket Başa Gelmeden Evvel Önleyici Tedbirleri Düşünmek Lazımdır. Geldikten Sonra Dövünmenin Faydası Yoktur.”
M.Raif KARVAN
Maden Mühendisi
A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı
İ.G.U. ve İ.H. Eğitmeni
karvanraif@gmail.com