Madenlerdeki İş Kazalarının İrdelenmesi
Yrd. Doç. Dr. Hacer Kayhan, Dr. Rüştü Uçan, Hüseyin Arslan, Şule Sezgin
Okan Üniversitesi, Meslek Yüksek Okulu, İstanbul, EHS iş sağlığı ve Güvenliği Yönetim Eğitim Danışmanlığı
Madencilik, dünyada ve ülkemizde yer altı ve yerüstü işletmeleri iş kazaları ve meslek hastalıklarının en yüksek olduğu ağır ve tehlikeli iş kollarındandır. İş kazası, uygun üretim yöntemleriyle birlikte günün bilgi ve teknolojisinin kullanılması koşuluyla, işyerinde yürütülmekte olan iş dolayısıyla çalışanların, işyerlerinin ve üretimin güvenliğini tehdit eden, ölüme, hastalığa, yaralanmaya hasara veya diğer kayıplara sebebiyet veren istenmeyen olaylar olarak tanımlanabilir. Keza, her türlü bilimsel, teknik ekonomik, sosyal ve kültürel olanağa rağmen kişi ya da kurumları güçsüz kılarak aciz bırakan, karşı konulamaz, olağan üstü olaylarla karşılaşılabilir. Tüm bu istenmeyen kaza ve olayların ele alınması, görünen ve görünmeyen temel sebeplerin araştırılıp, tekrar olmasının önlenmesi için hükümet, işverenlerin, çalışanların, üniversitelerin, yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliği yapmasını kaçınılmaz kılmaktadır.
Yeraltı Madenciliği
Özellikle yeraltı madenciliğinde pek çok çalışma disiplini birlikte uygulanmaktadır. Üretim için yeraltında kazı, tahkimat, ocaklardaki suyun tahliyesi, nakliyat, ulaşım v.b. ihtiyaç ve tesisler iş güvenliği açısından önemlidir. Bu süreçte oluşan olumsuzluklar iş kazasına neden olmaktadır. Yeraltı çalışmalarında bütün çalışanların kurallara uygun çalışması zorunludur. Tek bir çalışan hatası, diğer tüm çalışanları risklerle karşı karşıya bırakacağı unutulmamalıdır. Yeraltı çalışmalarında meydana gelen iş kazaları genellikle aşağıdaki gibi sınıflandırılır:
a) Grizu patlamaları, toz patlamaları,
b)Göçükler, toprak kaymaları,
c) Ocak yangınları,
d)Nakliyat sırasındaki kazalar,
e) Ocak gazlarının yol açtığı zehirlenme,
f) Su baskını ve diğer riskler
Yerüstü Madenciliği
Yerüstü maden işletmelerinde; uygun yükseklikte kademe / basamak oluşturulmaması, patlatma işleri gibi çalışmalarda iş ekipmanlarının güvenli kullanılmaması, heyelan ve toprak kayması gibi sebepler iş kazalarının önemli risk kaynaklarıdır.
Türkiye’de Madencilik Sektöründe, Faaliyet Alanlarına Göre Yaşanan Kazalar
SGK verilerine göre Türkiye’de iş kazası sonucu hayatını kaybeden işçilerin %53,56’sı “kömür ve linyit çıkartılması” faaliyet kolunda meydana gelmektedir. Yine SKG kaza istatistiklerine bakıldığında diğer yüksek ölüm oranlı kazaların sırasıyla ham petrol ve doğal gaz çıkarımı işlemleri, metal cevheri işletmeciliği, taş ocakları ve diğerleri şeklinde sıralandığı görülmektedir.Meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlikle –maluliyet- sonuçlanan vakaların %87,8’i bu iş kolunda görülmektedir. (Anon, 2011)
Türkiye’de Yaşanan Büyük Maden Kazaları
Ülkemizde yaşanmış olan maden kazalarının %44’ünün göçük, %34’ünün grizu patlaması, %14’ünün yangın, % 4’ünün patlama, % 3’ünün gaz boşalımı, % 1’inin diğer (kaya düşmesi..vs), %1’inin püskürtmesi şeklinde olduğunu bilinmektedir. Kültürel, sosyolojik, teknolojik boyutlar ele alındığında; ülkelerin kalkınmışlık düzeyleri ve değer yargılarının, eğitim seviyeleri ve toplumsal sorumluluk bilincinin iş sağlığı ve güvenliği kültürünün oluşmasında önemli yer tuttuğu görülmektedir. Ancak, daha bireysel ve/veya iş bazlı nedenlere bakıldığında aşağıdaki parametrelerin de iş kazalarında önemli rol oynadığı görülmektedir.
Karadon’da 17 Mayıs 2010’da meydana gelen ve 30 madencinin ölümü ile sonuçlanan grizu faciasında, ihmaller zinciri olduğu bilirkişi raporlarında belirtilmiştir. Rapora göre, olay günü 13.15’ten, patlamanın meydana geldiği 13.27’ye kadar geçen 12 dakikada, ocaktaki metan gazı oranının % 4’ün üzerinde seyrettiği bildirilmiştir. Son 12 dakikada, patlama olasılığının çok yüksek olduğu bilindiği halde, Yapı-Tek çalışanlarına neden haber ulaştırılmadığı, neden tüm ekipmanların durdurulmadığı, neden acil kaçış planının uygulanmadığını anlamak mümkün değildir elbette ki. Kamuoyuna yansıdığı şekliyle grizu ölçümü yapan görevdeki günah keçisi her iki personelin birinin fatura yatırmaya gittiği, diğerininse yerinde olmadığı tespit edilmiştir. Oysaki, spor müsabakalarında dahi her bir oyuncunun yedeğinin olduğu bilinmektedir. Spordaki bu hassasiyetin iş hayatında kutsal olan yaşama hakkı için de gösterilmesi gerekirdi.
Kahramanmaraş’taki olaya bakıldığında ise, kaza tarihinden 4 gün önce de aynı yerde bir kişi yaşamını yitirmiş, 9 işçi de yaralanmıştı. Basında yer alan haberlere göre yetkililerce kaybın bir ölümle sonuçlandığı ve olayın ucuz atlatıldığı yönünde açıklamalar yapılmıştır. Bu ifade madencilik sektörünün kazalara yaklaşımını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Nitekim bu açıklamadan 4 gün sonra çoğunluğu mühendis olan 10 kişi toprak altında yaşamını yitirmiş ve bu insanlarımıza hala ulaşılamamıştır. Bu olayda can kaybının yanında madendeki ekonomik kaybın ne kadar büyük olduğunu kamuoyunun dikkatine ayrıca sunulur.
Sonuç
Her şeyden önce bilinmesi gereken; madenlerin oluşum şekli, geometrisi ve jeolojik koşulların farklılığı, dolayısıyla, her bir cevherleşmenin kendine özgü bir üretim yöntemi söz konusudur. Her bir üretim yönteminin seçimi ile teknolojisinin uygulanabilirlik koşulları ise çok çeşitli değişkenlere bağlıdır. Bu nedenlerle, seçilen üretim yöntemiyle uygulanan teknoloji düzeyi de hem üretim koşullarını belirler hem de iş sağlığı ve güvenliğinin temelini oluşturur. Seçilen üretim yöntemine bağlı olarak öne çıkabilecek en ciddi kaza türlerinin ve en önemli nedenlerinin çok iyi araştırması/
incelenmesi ve buna bağlı olarak da önleyici/düzeltici eylem planlarının hazırlanması ve tüm bunların çalıştırılması için sistem yaklaşımının benimsenmesi gerekmektedir. Özetle, tüm seviyedeki madencilerin eğitim ve bilinç düzeyi ile maden işletmelerinin yönetsel ve organizasyon yeteneği en önemli unsurlardandır.
Öneriler
Ülkemizde yaşanan maden kazalarına bakıldığında, farkı koşul ve oluşumlar söz konusudur. Uygulanan yöntemler de, esasında, kendi koşulları içinde muhakkak ki evrenseldir. Bu nedenle Türkiye’deki kazaların önlenmesi için öncelikle üretim sistemlerinde ve kazaların oluşmasında olaylara bilimsel ve teknik yaklaşımlarla ve insan unsuru etkisinin en aza indirecek yöntemlerin
uygulanıp uygulanmadığına bakılması gerekmektedir.
Aynı düzeydeki teknolojilerin uygulandığı farklı ülkelerdeki iş kazalarının değerlendirilmesinde ülkelerin sosyokültürel unsurlarla beslenip beslenmediği de tartışılacak unsurlar arasındadır. İş Sağlığı ve Güvenliği açısından risklerin özgünlüğü prensibinden hareketle madencilik sektöründe proaktif yaklaşımlar sergilenerek uygulanan teknoloji, metodoloji ve işletim sistemlerinin iyileştirilmesi önerilerinin yanı sıra, madenlerde sistem yaklaşımı benimsenerek organizasyonların yeniden yapılandırılması kaçınılmazdır.
Yeniden yapılandırma çalışmaları çerçevesinde koruma-önleme tedbirlerine öncelik verilerek, acil durumların planlanması ve kurtarma çalışmaları için ileriye dönük ciddi çalışmalar yapılması, iş güvenliği yönetimi için insan ve maddi kaynak ayrılması, ve en önemlisi tüm seviyedeki yöneticilerin iş güvenliği sistemlerine dahil edilmesi gerekmektedir.