Su kirliliğine karşı atık su tesisleri sıkı takip altında
Su kirliliğinin önlenmesine yönelik Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ekiplerince 2022’de yapılan 20 bin 120 denetimde 643 tesise 103 milyon liranın üzerinde idari para cezası uygulanırken 35 tesis faaliyetten men edildi.
Türkiye’de faaliyet gösteren ve Çevre Kanunu kapsamında izin verilen 4 bin 300 civarında atık su arıtma tesisi bulunuyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çevre Denetimi ekipleri bu tesislerde kurulu “sürekli atık su izleme sistemleri” aracılığıyla deşarj edilen suları çevrim içi takip ediyor.
Çevre mevzuatında belirtilen kapasitenin altında kaldığı için “sürekli atık su izleme sistemi” zorunluluğu bulunmayan atık su kaynakları ise yine belirli periyotlarla düzenli olarak olası kirleticilere karşı yetkilendirilmiş çevre laboratuvarları ve mobil laboratuvarlarla denetleniyor. Balık ölümleri ve su kaynaklarındaki kirlenmelere ilişkin ihbarlar da yine mobil laboratuvarda inceleniyor.
AA muhabirinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından edindiği bilgilere göre 2020’de, 20 bin 120’si su kirliliği konulu olmak üzere toplam 67 binin üzerinde çevre denetimi gerçekleştirildi. Bakanlığa bağlı çevre denetim ekipleri, çevreyi kirleten 5 bin 705 işletme ve 380 deniz aracına toplam 725 milyon TL ceza uyguladı. Söz konusu işletme ve deniz araçlarının 643’üne su kirliliğine yönelik gerçekleştirilen denetimlerde 103 milyon lira ceza kesildi. Faaliyetten men edilen 375 işletmenin 35’ini de yine su kirliliğine yönelik denetimlerde çevre mevzuatına aykırı faaliyet gösteren işletmeler oluşturdu.
Çalışmalar ve denetimler hakkında değerlendirmelerde bulunan Bakanlığın Çevre Denetimi Daire Başkanı Barış Ecevit Akgün, su kirliliğini, “suyun faydalı alanlarda kullanımı kısıtlayan ve içindeki kalitenin fiziksel, biyolojik veya kimyasal olarak diğer kullanımları engelleyecek şekilde bozulması” şeklinde tanımladı.
Akgün, “Alıcı ortamların izlenmesi, tesislere izin verilmesi, denetlenmesi Bakanlığımızın görevleri arasında yer alıyor. Çevre Kanunu kapsamında çıkarılan yönetmeliklerle evsel ve endüstriyel atık suların hangi sınır değerleri sağlayarak alıcı ortamlara deşarj edilecekleri belirlenmiştir. Bakanlığımızca yapılan kontrollerde, tesislerin çevre izin süreçlerinde verilen taahhütlere, sınır değerlere uygun çalışıp çalışmadığına ilişkin kontroller gerçekleştiriliyor.” dedi.
Akgün şöyle devam etti:
“Bir sanayi tesisinin, bir organize sanayi bölgesinin, belediyenin kısacası bir atık su kaynağının atık sularını alıcı ortama deşarj edebilmesi için Çevre Kanunu’nda belirtilen standartları sağlayacak bir atık su arıtma tesisini kurması gerekiyor. Atık su arıtma tesisi henüz planlama aşamasındayken arıtma tesislerine ilişkin projeler Bakanlığımıza sunuluyor ve tasarım esaslarının uygun görülmesi halinde projeler onaylanıyor. Arıtma tesisinin inşaatı tamamlandıktan sonra bunlara bir yıl süreyle geçerli olan geçici faaliyet belgesi veriliyor.”
Akgün, bir yıllık süredeki ölçümlerde çevre mevzuatında belirlenen sınır değerlerinin sağlanmasıyla, işletmelere 5 yıl geçerli çevre izin belgesi verildiğini aktardı. Akgün, çevre izin belgesi verilen tesislerden debisi 5 bin metreküpün üzerinde olanları ve Marmara Bölgesi’nde bin metreküpün üzerinde atık deşarjı olan tesisleri sürekli izleme merkezi aracılığıyla takip ettiklerini söyledi. Barış Ecevit Akgün, yasal olarak sürekli atık su izleme sistemi bulundurma zorunluluğu olmayan tesislerde ise atık su debileriyle orantılı olarak belirli periyotlarla denetim ekipleri ve yetkilendirilmiş çevre laboratuvarları marifetiyle düzenli olarak analizler yaptıklarını anlattı.
Denetimlerde, tesis ve faaliyetlerin çevre mevzuatındaki usul ve esaslara uyup uymadıklarına, çevre izni verildiği koşullarda çalışıp çalışmadıklarına ilişkin ölçümler, analizler yaptıklarına, bir aykırılık durumunda çevre kanununda öngörülen idari yaptırımları uyguladıklarına dikkati çeken Akgün, “Türkiye genelinde atık su deşarjı konusunda geçici faaliyet belgesi ya da çevre izin belgesi verilen 4300 civarında tesisimiz var. Bakanlığımızca havzaların durumları dikkate alınarak deşarj standartlarına kısıtlamalar getirilmektedir. Örneğin Ergene ve Marmara Denizi hidrolojik havzasında daha kısıtlayıcı standartların getirildiği genelgeler yayımlanmıştır.” açıklamasında bulundu.
Atık su arıtmaya enerji teşviki
Arıtma tesislerinin işletme giderleri arasında en büyük maliyetlerden birini elektrik kullanımının oluşturduğunu ifade eden Akgün, bu tesislerin düzenli çalışmasını sağlamak için enerji giderlerinin yüzde 50’lik bölümünün tesislere geri ödendiğini kaydetti.
Bu kapsamda 2011’den bu yana söz konusu tesislere 1 milyar liranın üzerinde enerji teşviki ödendiğinin altını çizen Akgün, “Arıtılmış atık suların yeniden kullanımını yaygınlaştırmak amacıyla Haziran 2022’de bir revizyon gerçekleştirildi. Artık mevcutta yüzde 50’ye kadar uygulanan enerji teşvikinin, atık suları geri dönüştürerek yeniden kullanan tesisler için, geri dönüşüm oranına bağlı olarak yüzde 100’e kadar çıkarılmasını sağlayacak bir düzenleme yapıldı.” dedi.
Para ve hapis cezaları
Kanuna aykırı atık su deşarjının tespiti durumunda 2023’te uygulanacak ceza miktarının 293 bin, atık su arıtma tesislerini kurmayanlar veya kurup çalıştırmayanlar için uygulanacak ceza miktarının ise 733 bin lira olduğu bilgisini paylaşan Akgün şunları kaydetti:
“Marmara hidrolojik havzasında ve burada yer alan İstanbul, Kocaeli ve Bursa illerinin tamamında atık su arıtma tesisi kurmamaya ilişkin cezalar iki katı olarak uygulanıyor. Tespitlerimizde idari para cezasının yanında cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda bulunuyor ve adli soruşturma başlatılmasını sağlıyoruz. Burada da dava açılması halinde çevreyi kasten kirletmekle ilgili hapis cezası ve taksirle kirletmekle ilgili ise para cezası öngörülüyor.”
Kirliliğin kimden kaynaklı olduğunun bilinmediği durumlarda hem alıcı ortamdan hem de bu ortama deşarjı olan atık su kaynaklarının tamamından numune alarak eşleştirme analizleri yapıp bu atığın hangi işletmeden kaynaklandığına ilişkin sonuçlara ulaşabildiklerini bildiren Akgün, “Bizler sanayicilerimizin, OSB yönetimlerinin ve belediyelerimizin hem bu cezalarla karşılaşmaması, hem de çocuklarımıza daha yaşanabilir şehirler ve daha temiz bir çevre bırakmak için çevre kirliliğinin önlenmesine katkı sağlamak amacıyla gerekli hassasiyeti göstermelerini bekliyoruz.” ifadesini kullandı.