SGK Başkan Yardımcısı Mustafa Kuruca: Ödül-Ceza Sistemi Önemli
Yeni İş Güvenliği Paketi’ni dergimiz için değerlendiren Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkan Yardımcısı Mustafa Kuruca, yeni düzenlemeler ile ülkemizin iş kazalarında önemli bir yol alacağının altını çizdi. Özellikle iş sağlığı ve güvenliği dersinin okullanda zorunlu hale getirilmesi gerektiğini vurgulayan Kuruca, “Ağaç yaşken eğilir demiş atalarımız, gençlerin okul sıralarından itibaren güvenli çalışma kültürünü edinmesi gerekiyor.” dedi.
Yeni iş güvenliği paketi hakkında ne düşünüyorsunuz?
İş kazaları konusunda ülkemizde son yıllarda önemli adımlar atıldı. Yeni İş Güvenliği Paketi’ni de bu bağlamda değerlendirmek gerekir. Bu düzenleme içerisinde özellikle çok tehlikeli işlerde çalışanlara mesleki yeterlilik belgesi alınmasının düzenlemesi önemli. İş sağlığı ve güvenliği dersinin okullarda zorunlu hale getirilmesini de gelecek nesillerin güvenli çalışma kültürünü özümsemesi açısından önemli görüyorum. Ağaç yaşken eğilir demiş atalarımız, gençlerin okul sıralarından itibaren güvenli çalışma kültürünü edinmesi gerekiyor. İşçimiz de işverenimiz de güvenli çalışmayı prensip haline getirirse ülkemiz iş kazalarında önemli bir yol alacak, buna inanıyorum.
Bu düzenlemeler ülkemiz için yeterli mi, yaşanan iş kazalarının azalmasını sağlar mı?
Yeni düzenlemeler içerisinde ödül-ceza sisteminin getirilmesinin planlanması özellikle önemli. İş sağlığı ve güvenliği alanında tedbir alan, işyerinde kaza olmaması için üzerine düşen her yükümlülüğü yerine getiren işverenlerimizin kısa vadeli sigorta kolları primlerinde azalış ile ödüllendirmeyi planlıyoruz. İş kazalarının sık olduğu işyerlerinde ise tehlike risk primi artacak. Yani düzgün çalışan ile düzgün çalışmayan ayni şartlarda olmayacak.
Bu, özellikle işverenlerin iş güvenliği ile ilgili maliyetlerini desteklemek ve iş güvenliğini teşvik etmek açısından da önem arz ediyor. Çünkü işverenlerimiz, iş sağlığı ve güvenliğini hala bir mali yük olarak görme eğiliminde. Bu tabloyu dikkate aldığımızda teşvik ve ödüllendirme müesseselerini devreye sokarak iş güvenliği tedbirlerini özendirmemiz gerekiyor.
Size göre Türkiye’de en önemli iş sağlığı ve iş güvenliği sorunları neler?
En önemli sorunumuz bilinçsizlik. İşçisine maske, kask, kişisel koruyucu donanım vermeden ya da havalandırma, bariyer gibi işyerine toplu koruma önlemlerini almadan çalıştıran işveren de kabahatli, verilen kaskı veya maskeyi takmayı önemsemeyen işçi de. İşçilerimizde de işverenlerimizde de maalesef iş güvenliği bilinç eksikliği var. Bu milli bir sorun… Çalışma Bakanlığımız iş güvenliği ile ilgili kamu spotlarında çok güzel bir kavram kullanıyor: “Takmazsak olmaz”. İş güvenliğini millet olarak önemsemeliyiz, takmalıyız.
Paket dışında, ülkemizde iş kazalarının azaltılması için başka ne tür önlemler alınabilir?
Paket kapsamında, idari para cezalarının arttırılması da gündemde bulunuyor. Elbette ki; bu konuda son sözü Türkiye Büyük Millet Meclisi söyleyecek. Ancak şunu görmek gerek, Hükümetimizin iş kazaları alanında Türkiye’nin durumunu iyileştirmek için kararlı bir iradesi var. Zira iş kazaları çok yoğun olduğu sürece çalışma yaşamının gelişmesi mümkün değil. Güvenli çalışma yaşamını yeni Türkiye’ye adapte etmeliyiz…
Ülkemizde en fazla inşaat ve maden sektöründe ölümlü iş kazaları yaşandığını görüyoruz, size göre bu kazaların önlenmesi için neler yapılmalıdır?
Maden sektörü ve inşaat sektörü özel bir önem arz ediyor. Ülkemizde en fazla kazanın yaşandığı sektör maden ve inşaat sektörleri. Bu durum her ikisinin de doğası gereği tehlikeli işlerin yapıldığı sektörler olmasından kaynaklanıyor. Bu konuda SGK olarak kararlıyız, ekmeğini çıkartmak için yüzlerce metre yerin altında çalışan işçimizin koşullarının iyileştirilmesi için her türlü tedbiri almaya kararlıyız.
Yeni İş Güvenliği Paketi’nde de bu konuda özel düzenlemeler var. Sayın Başbakanımızın da açıkladığı üzere madenlerin en az iki yoldan yer üstüne bağlanması, maden çalışmalarının her aşamasının elektronik ortamda kaydedilmesi, denetim ve teftişlerin görüntülü ve fotoğraflı yapılması, acil durum tatbikatlarının altı ayda bir zorunlu hale getirilmesi önemli adımlar. Ancak az önce de söylediğimiz gibi idare olarak yapılabilecek şey, nihayetinde sınırlı, her şey ceza ile çözülmüyor. Son kertede, işçi de işveren de bilinçli hale getirilmeli. İşçi “Burası güvensiz, ben burada çalışamam” demeli, işveren de “güvensiz ortamda çalışma, iş kazası olursa maliyeti daha fazla olur” diye düşünmeli.
Türkiye’de son yıllarda oldukça önem kazanan, iş sağlığı ve güvenliği sektörünün gelişimini nasıl buluyorsunuz?
İş sağlığı ve güvenliği alanında profesyonelleşme var. Bu ülkemiz açısından çok önemli. Binlerce Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi faaliyet gösteriyor ve iş sağlığı ve güvenliği profesyonel bir sektör haline geldi. İş güvenliği uzmanlarımız, işyeri hekimlerimiz işyerlerinde çalışıyor, eğitim veriyor, işçileri ve işverenleri bilinçlendiriyor. Şimdi bu uygulamaları nasıl geliştirebiliriz, ülkemizin gündeminde bu var.
Yurt dışındaki iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarını karşılaştırdığınızda Türkiye nerede bulunuyor?
İş güvenliği alanında son zamanlarda çok acı hadiseler yaşadık. Soma’da 301 işçimizin şehit olmasının acısını atlatamadan Ermenek’te canlarımızı yitirdik, milletçe yas tuttuk.
Ancak şunu söylemek gerek, ülkemiz iş kazaları alanında önemli adımlar atıyor. 2002 yılında 5,56 olan iş kazası sıklık hızı 2012 yılında 2,43’e düştü. Bu OECD ülkeleri arasındaki en büyük düşüştür. İş kazası sıklık hızı her bir milyon çalışma saati başına düşen iş kazası sayısını ifade ediyor. Yani çalışan başına iş kazası sayısı önemli bir düşüş trendi içerisinde. Ama bu trendi nasıl güçlendirmek lazım, madencilik inşaat gibi sektörlerde bu trendi nasıl görünür kılmak lazım, meselemiz, üzerinde çalıştığımız konu bu.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun iş sağlığı ve güvenliği üzerine yaptığı çalışmalardan bize bahsedebilir misiniz?
Sosyal Güvenlik Kurumu, iş kazaları ve meslek hastalıkları konusunda yasal bildirimin yapıldığı birim. Bizim çalışma alanımız daha çok iş kazası olduktan sonra ne yapabiliriz, bu kazaların olumsuz sonuçlarını nasıl engelleriz onun üzerinde. Bu kısım da önemli, zira ne kadar tedbir alırsanız alın, adı üzerinde “kaza” dediğimiz olayın meydana gelebilmesi mümkün, bu halde de durumu sağaltmak gerekiyor.
Biz SGK olarak daha işe girdiği ilk gün bile kaza geçirse iş kazası geçiren sigortalılarımıza her türlü sağlık hizmetini sunuyoruz, tedavi hizmetlerini karşılıyoruz.
Sosyal sigortacılık mantığı içerisinde iş kazası geçirenlere geçici iş göremezlik geliri, sürekli iş göremezlik geliri gibi yardımları yapıyoruz. Keza eğer ölüm söz konusu olursa geride kalan yetimlere ölüm geliri adını alan maaş bağlıyoruz, eğer günü yetiyorsa hak sahiplerinin ayrıca ölüm aylığı da almaları söz konusu oluyor.